instagram takipçi satın al, instagram takipçi kasma, instagram takipçi hilesi şifresiz, instagram takipçi arttırma


  1. Anasayfa
  2. Sponsor

Haglund Deformitesi: Topukta Kemik Çıkıntısı Neden Oluşur, Nasıl Geçer?


0

Topuğunuzun arka kısmında rahatsız edici bir sertlik, ayakkabı giyerken batan bir ağrı ve adım attıkça artan bir sızı mı hissediyorsunuz? Muhtemelen siz de “Bu neden oluyor, basit bir nasır mı, yoksa daha ciddi bir şey mi?” diye düşünüyorsunuz. İşte bu noktada karşımıza sık duyduğumuz ama çok da iyi tanınmayan bir tablo çıkıyor: haglund deformitesi. Bu yazıda, hem bu rahatsızlığın ne olduğunu, hem günlük hayatınızı nasıl etkilediğini, hem de tedavi seçeneklerini olabildiğince sade, samimi ve anlaşılır bir dille anlatmaya çalışacağız.

Bu İçerikte Okuyacaklarınız :

haglund deformitesi nedir ve gerçekten korkulacak bir şey mi?

En basit haliyle anlatmak gerekirse, haglund deformitesi nedir sorusunun cevabı şudur: Topuk kemiğinin arka-üst kısmında gelişen, dışarıdan da ele gelebilen kemiksi bir çıkıntı ve bu çıkıntının hemen önünde yer alan yumuşak dokularda (özellikle aşil tendonunun yapışma bölgesi ve çevresindeki bursa denilen küçük kesecikler) oluşan tahriş ve iltihaplanma. Yani tek başına sadece bir “kemik fazlalığı” değil, kemik + yumuşak doku tahrişi kombinasyonudur.

Bu kemik çıkıntısı, her adımda ayakkabının arka kısmına sürtünür. Bu sürtünme zamanla hem kemiğin biraz daha sivrileşmesine hem de aşil tendonu ile çevre dokuların hassaslaşmasına, kalınlaşmasına ve sonuçta ağrının belirginleşmesine yol açar. Bazı hastalar, özellikle ilk kalkışta ve merdiven inip çıkarken topuk arkasında yanıcı bir ağrı tarif eder. Kimileri ise “ayakkabı vurdu” diye düşünüp aylarca bu tabloyu hafife alır.

Bize göre en önemli nokta şu: Bu durum kötü huylu bir tümör değildir, hayati tehlike taşımaz; ama ihmal edildiğinde, hem günlük yaşam konforunu ciddi şekilde bozar hem de aşil tendonunda kronik hasarlara neden olabilir. Yani “Ölümcül değil ama görmezden gelinecek kadar da hafif değil.” kategorisinde diyebiliriz.

haglund deformitesi sebebi nedir? Kimlerde daha sık görülür?

Gelelim zihinlerdeki ikinci büyük soruya: haglund deformitesi sebebi tam olarak nedir, neden bazı insanlarda hiç olmazken bazılarında çok belirgin hale gelir? Aslında tek bir sebep yok, daha çok bir risk faktörleri kombinasyonundan söz ediyoruz.

Genetik ve ayak yapısı

Öncelikle bazı insanların topuk kemiği yapısı doğuştan itibaren daha çıkıntılı ve dik bir açıya sahiptir. Bu kişiler, doğrudan farkında olmasalar da, topuk arkasının ayakkabı ile temas eden kısmında daha fazla baskı ve sürtünmeye maruz kalırlar. Ayak kavsinin yüksek olduğu (pes kavus) kişilerde bu tabloyu daha sık görmemizin sebebi de tam olarak budur.

Aşil tendon gerginliği

Aşil tendonunun normalden daha kısa ve gergin olması, topuk arkasındaki yüklenmeyi artırır. Her adımda, her koşuda aşil tendonunun çekiş gücü, topuk kemiği ile sürtünmeyi tetikler. Bu da bir süre sonra kemik çıkıntısının belirginleşmesine ve yumuşak dokuların tahriş olmasına yol açar.

Yanlış ayakkabı seçimi

Aslında “haglund deformitesi neden olur?” sorusuna günlük hayattan verilebilecek en net cevaplardan biri şudur: Sürekli sert topuklu, arkası yüksek ve ayak yapısına uygun olmayan ayakkabılar giymek. Özellikle:

  • Sert topuk sayalı klasik ayakkabılar,
  • Arka kısmı yüksek ve dar spor ayakkabılar,
  • Uzun süreli yüksek topuklu ayakkabı kullanımı,
  • Topuk arkasını sıkan, “vuran” her türlü dar model,

süreci hızlandıran faktörlerdir. Bizce, bu noktada “Ayakkabı ayağa uymazsa, bir süre sonra ayak ayakkabıya uymaya çalışır ve deformite gelişir.” demek çok da yanlış olmaz.

Tekrarlayan mikro travmalar ve spor

Koşu, zıplama, ani dur-kalk içeren sporlarla uğraşanlarda da Haglund deformitesi daha sık görülür. Özellikle koşucular, basketbolcular, dansçılar ve saha sporcuları, hem ayakkabı ile sürtünmeye hem de aşil tendonuna binen tekrarlayıcı yüklere daha fazla maruz kalır. Bu durum da “haglund deformitesi neden olur?” sorusunun sportif yanıtını oluşturur.

haglund deformitesi nasıl anlaşılır? Belirtiler nelerdir?

Peki bu tabloyu ayağınızdaki sıradan bir nasırdan veya topuk dikeni gibi diğer sorunlardan nasıl ayırt edeceksiniz? İşte “haglund deformitesi nasıl anlaşılır?” sorusunun pratik yanıtları:

  • Topuk kemiğinin arka-üst kısmında, elle hissedilebilen kemiksi bir çıkıntı,
  • Ayakkabı giyildiğinde topuk arkasında bıçak saplanır tarzda ağrı,
  • Uzun yürüyüşler, koşu veya merdiven inip çıkma sonrası artan hassasiyet,
  • Topuk arkasında kızarıklık, hafif ısı artışı ve şişlik,
  • Ayakkabı arkasının sürekli vurması ve o noktada kronik tahriş ya da su toplaması.

Kısaca, haglund deformitesi belirtileri çoğu zaman kendini şu cümleyle özetletir: “Ne giyersem giyeyim topuğumun arkasını rahatsız ediyor, sanki orada kemiksi bir yumru var gibi hissediyorum.” Bazı hastalar sabah ilk adımlarını çok zor atar, gün içinde açılma olur ama uzun süre ayakta kalınca ağrı geri gelir.

Bazı kişilerde ise sadece kemik çıkıntısı vardır, ama ağrı çok hafiftir ya da yoktur. Bu durumda deformite radyolojik olarak görülse de, klinik olarak belirgin şikâyet yaratmayabilir. Yani her Haglund görüntüsü, aynı şiddette tabloya sebep olmaz; kişiden kişiye değişebilir.

Tanı nasıl konur? Muayene ve görüntüleme

Hangi rahatsızlık olursa olsun, ilk adım iyi bir muayenedir. Topuk arkasındaki kemik çıkıntının büyüklüğü, hassasiyet noktaları, aşil tendonunun gerginliği ve ayak basış şekli mutlaka değerlendirilir. Burada ortopedi uzmanının el muayenesi ve gözlemi çok değerli.

Tanıyı netleştirmek için genellikle:

  • Ayak ve ayak bileği yan grafileri (röntgen),
  • Gerektiğinde MR görüntüleme,

kullanılır. Röntgen, kemik çıkıntısının boyutunu ve topuk kemiğinin açısını göstermede çok işe yarar. MR ise işin yumuşak doku tarafını – aşil tendonunun durumu, bursada iltihap olup olmadığı, tendon içinde yırtık ya da zayıflama – ortaya koyar.

haglund deformitesi tedavisi nasıl planlanır?

Geldik, çoğu kişinin en merak ettiği noktaya: “Bu işin çözümü var mı, tamamen geçer mi?” Açık konuşmak gerekirse haglund deformitesi nasıl iyileşir sorusunun tek bir sihirli yanıtı yok. Ancak doğru yaklaşımla hem ağrıyı kontrol etmek hem de yaşam kalitesini ciddi şekilde artırmak mümkündür.

Genel prensip şudur: Önce ameliyatsız yöntemler denenir, bunlardan yeterli yanıt alınamazsa cerrahi seçenek gündeme gelir. Yani ilk etapta “bıçak altına yatmak” çoğu zaman zorunlu değildir.

1. Ayakkabı değişikliği ve basıncı azaltma

İtiraf edelim, çoğu hastada tedavinin en kritik adımı burasıdır. Eğer hala topuğu sert, arkası dar ve yüksek ayakkabılar giyiyorsanız, en iyi ilaç dahi sınırlı fayda sağlayacaktır. Bu yüzden:

  • Topuğun arka kısmı yumuşak malzemeden yapılmış,
  • Çıkıntıya baskı yapmayacak kadar geniş,
  • Çok düz olmayan, hafif topuk yüksekliği sunan,
  • Gerektiğinde terlik veya sandalet gibi arkası açık modeller,

tercih edilmelidir. Yani bazen “Doğru ayakkabı, yanlış tedaviden daha etkilidir.” demek abartı sayılmaz.

2. Topukluk ve tabanlık kullanımı

Topuğu 1–2 cm kadar yükselten topukluklar, aşil tendonundaki gerginliği azaltarak hem kemiğin yaptığı baskıyı hafifletebilir hem de ağrıyı kontrol etmeye yardımcı olur. Ayrıca kişiye özel ortopedik tabanlıklar, ayak basış dengesini düzelterek topuk bölgesine binen yükü daha adil dağıtır.

3. Buz uygulaması ve ilaç tedavisi

Akut ağrı dönemlerinde topuk arkasına günde birkaç kez 15–20 dakika buz uygulaması, özellikle şişlik ve iltihaplanmayı hafifletir. Bu noktada buzun direkt cilde temas etmemesine, ince bir bezle sarılarak uygulanmasına dikkat etmek gerekir. Doktor önerisiyle kullanılan antiinflamatuar ilaçlar da ağrı ve enflamasyonu azaltmada destekleyici olabilir; ancak bunlar mutlaka hekim kontrolünde kullanılmalıdır.

4. Fizik tedavi ve egzersiz programları

Haglund tablosunda, sadece kemiğe odaklanmak yeterli değildir. Aşil tendonunun esnekliği, baldır kaslarının dengesi, ayak bileği hareket açıklığı da işin içine girer. Bu nedenle fizik tedavi programlarında:

  • Aşil tendonunu esnetmeye yönelik germe egzersizleri,
  • Baldır kaslarını güçlendiren hareketler,
  • Ayak bileği çevresi stabilite egzersizleri,
  • Gerekirse manuel terapi teknikleri,

kullanılır. Bizce, iyi planlanmış bir fizik tedavi programı, cerrahiye gitmeden önce mutlaka şans verilmesi gereken bir adımdır.

haglund deformitesi nasıl iyileşir? Evde dikkat edebileceğiniz noktalar

Tam anlamıyla “ev tedavisi” diye bir şey olmasa da, hekiminizin önerileriyle birlikte günlük hayatta uygulayabileceğiniz bazı küçük dokunuşlar iyileşme sürecini hızlandırabilir:

  • Uzun süre ayakta kalmanız gerekiyorsa aralarda kısa dinlenme molaları vermek,
  • Topuğu zorlayan yüksek etkili egzersizler yerine yüzme, bisiklet gibi daha yumuşak aktiviteler tercih etmek,
  • Topuk arkasını yaran, tahriş eden ayakkabıları gardıroptan tamamen uzaklaştırmak,
  • Hekiminizin gösterdiği germe egzersizlerini düzenli yapmak,
  • Ağrı arttığında buz desteğini ihmal etmemek,

hem kısa vadede rahatsızlığı azaltır hem de uzun vadede deformitenin ilerlemesini yavaşlatır. Yine de unutmamak gerekir ki, haglund deformitesi tedavisi kişiye özeldir; dolayısıyla en doğru yaklaşım, bir ortopedi uzmanının sizi baştan sona değerlendirmesidir.

haglund deformitesi ameliyatı ne zaman gündeme gelir?

Her hastalıkta olduğu gibi burada da “Ameliyat son çaredir.” bakış açısı çoğu zaman geçerlidir. Ancak bazen de son çareyi çok geciktirmek, tabloyu zorlaştırabilir. Peki haglund deformitesi ameliyatı hangi durumlarda düşünülür?

  • Aylarca uygulanan ayakkabı değişimi, topukluk, fizik tedavi ve ilaç tedavisine rağmen şikâyetlerin devam etmesi,
  • Ağrının günlük yaşamı ciddi düzeyde kısıtlaması,
  • Gece uykudan uyandıracak ya da merdiven inip çıkmayı imkânsız hale getirecek düzeye gelmesi,
  • MR’da aşil tendonunda belirgin hasar, yıpranma veya yırtık bulgularının görülmesi,
  • Deformitenin giderek büyümesi ve tekrarlayan bursit atakları.

Bu tür durumlarda, kemik çıkıntısının cerrahi olarak düzeltilmesi ve sıkışmaya neden olan dokuların temizlenmesi değerlendirilebilir. Burada hangi cerrahi tekniğin uygun olduğuna, hastanın yaşı, aktivite seviyesi, tendon hasarının derecesi ve eşlik eden diğer sorunlar göz önüne alınarak karar verilir.

Açık cerrahi yöntem

Klasik yöntemde, topuk arkasından yapılan küçük bir kesi ile deformiteye ulaşılır. Aşil tendonunun yanından girilerek kemik çıkıntısı törpülenir veya çıkarılır, iltihaplı bursa dokuları temizlenir. Aşil tendonunun kendisine mümkün olduğunca dokunulmamaya çalışılır; ancak ileri vakalarda tendon üzerindeki zayıf ve yıpranmış dokular da temizlenebilir.

Kapalı (artroskopik) yöntem

Günümüzde pek çok merkezde, daha küçük kesilerle kamera eşliğinde yapılan kapalı ameliyatlar da uygulanmaktadır. Bu yöntem, uygun hastalarda daha hızlı iyileşme, daha küçük iz ve günlük yaşama daha erken dönüş gibi avantajlar sunabilir. Tabii burada da en doğru yöntem, yine sizi takip eden ortopedi cerrahı tarafından belirlenmelidir.

Ameliyat sonrası iyileşme süreci

Ameliyat sonrası süreç, kullanılan tekniğe ve tendonun durumuna göre değişir. Sadece kemik çıkıntısının alınmasıyla sınırlı, aşil tendonuna dokunulmayan vakalarda, hastalar çoğu zaman erken dönemde kontrollü şekilde ayağının üzerine basmaya başlayabilir. Kesi hattının iyileşmesi için genelde 10–14 günlük bir süre gerekir.

Aşil tendonuna müdahale edilen, onarım yapılan hastalarda ise rehabilitasyon süreci biraz daha uzun ve kontrollüdür. Bu hastalarda:

  • Belirli bir süre yük kısıtlaması,
  • Sonrasında kontrollü basma ve yürüme,
  • Fizik tedavi eşliğinde güçlendirme ve esneme programları,

önem kazanır. Sabırlı ve programa sadık kalan hastalarda, hem ağrı kontrolü sağlanabilir hem de eski aktivitelerin önemli bir kısmına geri dönüş mümkündür.

Doğru ayakkabı ve günlük yaşam önerileri

Hangi tedavi yöntemini uygularsanız uygulayın, Haglund deformitesinde ayakkabı seçimi ve günlük alışkanlıklar her zaman işin merkezinde kalır. Bizce küçük ama etkisi büyük birkaç noktayı şöyle toparlayabiliriz:

  • Topuk arkası yumuşak, sürtünmeyi azaltan modelleri tercih edin.
  • Çok düz, tabanı tamamen yere yapışık ayakkabılardan kaçının; hafif topuk yüksekliği genelde daha konforludur.
  • Yeni aldığınız ayakkabıları uzun yürüyüşte değil, kısa sürelerle deneyerek ayağınızın tepkisini gözlemleyin.
  • Ağrı dönemlerinde arkası açık terlik veya sandaletler ciddi rahatlama sağlayabilir.
  • Spor yaparken mutlaka ayağınıza uygun, destekleyici ve kaliteli koşu ayakkabıları kullanın.

Bunlar basit gibi görünse de, topuk arkasındaki baskıyı azaltmada ve tekrar eden tahriş döngüsünü kırmada oldukça etkilidir.

Haglund deformitesi kanser mi, kalıcı mı, tamamen geçer mi?

Özellikle topuğunda elle hissedilir bir çıkıntı fark eden pek çok kişi, haklı olarak “Acaba tümör mü?” diye endişeleniyor. Bu noktayı netleştirelim: Haglund deformitesi, kötü huylu bir tümör değildir; iyi huylu, mekanik nedenlerle ortaya çıkan bir kemik çıkıntısıdır. Yani kanser kategorisinde değerlendirilmez.

“Kalıcı mı?” sorusuna gelince: Kemik çıkıntısı kendiliğinden eriyip kaybolmaz; ancak doğru ayakkabı, tabanlık, egzersiz ve gerekirse fizik tedavi ile şikâyetler büyük oranda kontrol altına alınabilir. İleri vakalarda ise cerrahi ile bu çıkıntının düzeltilmesi, hastanın şikâyetlerini oldukça azaltabilir hatta tamamen ortadan kaldırabilir.

Sık sorulan sorulara kısaca bakalım

haglund deformitesi neden olur sorusunun kilit cevabı nedir?

Özetle; genetik ayak yapısı, sert ve ayak anatomisine uygun olmayan ayakkabılar, aşil tendon gerginliği ve tekrarlayan mikro travmalar bu tablonun zeminin hazırlar. Genelde tek bir sebep değil, bu faktörlerin birleşimi söz konusudur.

haglund deformitesi belirtileri nelerdir?

Topuk arkasında kemiksi çıkıntı, ayakkabı giyince artan ağrı, yürürken ve merdiven inerken batma hissi, kızarıklık, şişlik ve hassasiyet en sık görülen belirtilerdir.

haglund deformitesi nasıl anlaşılır ve tanı kesinleşir?

Önce uzman bir ortopedi hekiminin muayenesiyle tablo değerlendirilir. Ardından röntgen ile kemik yapısı, gerekirse MR ile aşil tendonu ve bursa incelenerek tanı netleştirilir.

haglund deformitesi tedavisi her zaman ameliyat mıdır?

Hayır, çoğu hastada öncelikle konservatif (ameliyatsız) yöntemler denenir: Ayakkabı değişikliği, topukluk, fizik tedavi, egzersiz, buz uygulaması ve ilaç tedavisi. Bunlarla yeterli yanıt alınamazsa cerrahi seçenek gündeme gelir.

haglund deformitesi ameliyatı sonrası normale dönmek mümkün mü?

Uygun hasta seçimi, doğru cerrahi teknik ve iyi bir rehabilitasyon programıyla çoğu kişi günlük yaşamına ve spor aktivitelerine önemli ölçüde geri dönebilmektedir. Burada en kritik faktör, ameliyat öncesi aşil tendon hasarının derecesi ve hastanın iyileşme sürecine uyumudur.

Sonuç: Topuk ağrınızı hafife almayın, geç kalmayın

Topuk arkasında, özellikle ayakkabı giydiğinizde sizi rahatsız eden bir kemik çıkıntısı ve buna eşlik eden ağrı, “nasıl olsa geçer” diye ertelenecek bir durum değil. Erken dönemde doğru ayakkabı seçimi, basit yaşam tarzı değişiklikleri ve uygun tedavi yaklaşımları ile hem ağrı kontrol altına alınabilir hem de daha ileri hasarların önüne geçilebilir. Unutmamak gerekir ki, ne kadar erken önlem alınırsa, “hızlı ve konforlu iyileşme” ihtimali de o kadar artar.

Eğer siz de burada anlattığımız şikâyetleri yaşıyorsanız, kendi kendinize teşhis koymak yerine bir ortopedi ve travmatoloji uzmanına başvurmanız en sağlıklı adım olacaktır. Uzman hekim değerlendirmesi, kişisel hikâyeniz, yaşam tarzınız ve görüntüleme bulgularınız birlikte ele alınarak size özel bir tedavi planı oluşturulabilir. Sorularınızı not alıp muayeneye gitmeniz, aklınızdaki tüm “Acaba?”ları netleştirmenize yardımcı olur.

Bizce sağlığınızla ilgili her konuda olduğu gibi, bu konuda da bilinçli olmak, araştırmak ve doğru kaynaktan bilgi almak çok kıymetli. Siz de bu yazıyı çevrenizde benzer şikâyetleri olan kişilerle paylaşabilir, deneyimlerinizi ve sorularınızı bulunduğunuz platformda yorum olarak bırakabilirsiniz. Böylece hem kendiniz hem de başkaları için daha bilinçli bir iyileşme sürecine küçük ama değerli bir katkı sağlamış olursunuz. Daha fazla ortopedik sağlık içeriğine ve detaylı bilgilere erişmek isterseniz, tarayıcınızdan doğrudan şu adrese gidebilirsiniz: https://www.utkuerdemozer.com/

  • 0
    sevdim
    Sevdim
  • 0
    alk_lad_m
    Alkışladım
  • 0
    e_lendim
    Eğlendim
  • 0
    be_endim
    Beğendim
  • 0
    _rendim
    İğrendim
  • 0
    d_nceliyim
    Düşünceliyim
  • 0
    k_zg_n_m_
    Kızgınım!
İlginizi Çekebilir

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir